23 Mayıs 2013 Perşembe

Zagreb, Hırvatistan, Nisan 2013



Zagreb’e indiğimiz ilk gün, Ljubljana’ya gidip geldiğimizden (tek yön 140 km.) Zagreb’e geri döndüğümüzde akşam 7 olmuştu ve ilk akşam ufak bir yürüyüş ile Vincek adlı cafede İtalyan dondurması yiyip otelimize geri döndük.
Ertesi gün -tam gün- Zagreb’i turladık. 

Bizim yaptığımız şekilde gezmenizi öneririm çünkü Zagreb’in üst bölgesine teleferik ile çıkmassanız, yokuş yukarı yürümek sizi yorabilir, bu yüzden üst kısmı gezerken Vincek cafesinin hemen yanından teleferiğe (5 Kuna) binip yukarı çıkmanızı öneririm.
Şehir manzarasını fotoğrafladıktan sonra şeker çatılı kiliseye ilerlerken “kırık kalpler müzesi” broken relationship müzesinin yanından geçip çevresinde bir tur attık ve Stone Gate adlı açık hava kilisesinin içinden geçtik. Burası, Hırvatlar için kutsal bir yer çünkü 1400 lü yıllardaki şehri yakan yangın, zamanında giriş kapısı olan burasını da yakmış fakat Meryem ana ve oğlu tablosu – çizimi yangının ortasından, hiçbir yara almadan kurtulmuş. Bu yüzden burası bir ibadethaneye çevrilmiş ve her zaman dua edenler görebilirsiniz. 







Atlı heykelin yanında dinlenirken gerçek atlılar ve takımı yanımızdan geçti. 




Buradan aşağı inip büyük kiliseye doğru ilerlerken barlar sokağına girince kendimizi bir barda bira içerken bulduk.




Kilise, dinamo Zagreb store, açık Pazar derken ilk kısmı bitirip, aşağıya doğru yürüdük.




Burada daha çok parklar vardı, ücretli olan botanik parka girmedik. Müzeler, tiyatro salonundan geçip son durağımıza, yemek yemeye geldik.








Zagreb, Ljubljana’dan daha eski, büyük ve daha tarihi bir şehirdi. Biraz Budapeşteyi andırır bir havası vardı.
Balkanların her yerini gezmek istiyoruz aslında ve en kuzeyden başladık buna, ileride Saraybosna, Belgrad, Üsküp, Priştine, Ohrid, Dubrovnik planlarımız arasında.
Ayrıca bebeğimiz ile yaptığımız ilk gezimizdi bu, kızım bizimle çok uyumluydu, beraber gezdik ve gezerken bize pek zorluk çıkarmadı, sadece 2. Ve son gecemizde nöbetçi eczaneyi bulup, fitil almam gerekti. Bu da aslında bize bir uyarıydı, her türlü yedek ilacımızı yanımıza alacağız bundan sonra.

21 Mayıs 2013 Salı

LJUBLJANA, Slovenya, Nisan 2013




Okuması zor ama gezmesi güzel kent Ljubljana , Slovenya’nın başkenti ama 250binlik nüfusu ve motorlu taşıt girmeyen merkezi ile adeta bir sayfiye şehri havasında.
Biz THY nin promosyonu ile Zagreb’e 99€ ya bilet almıştık ve hazır Zagrebe gelmişken, araba kiralayıp günübirlik Ljubljana’ya geldik. Merkeze arabamızı park edip 4 saatte şehri gezdik.
Kongresni meydanının altında yer alan otoparka arabamızı park ettikten sonra, üniversiteden geçip nehir kıyısına inip cafelerin arasından “üçlü köprü”ye geldik. Güzel bir meydan ve güzel köprülerin arasından geçtikten sonra İtalyan pazarına geldik. İtalya sınırına yakın olduğundan İtalyanlar burada Pazar kuruyorlar. Peynir – zeytin – yiyeceklerin arasından, italya’da yiyip çok beğendiğimiz ricotta lı tatlıdan alıp, kaleye çıkmak üzere teleferiğe geldik. 2,2 € luk biletimizi alıp, yukarıya, kaleye çıktık. 






Kale içini – kuş bakışı şehri fotoğrafladıktan sonra yürüyerek aşağı inip Mestni caddesinden yürüdük. Sağlı sollu restaurant ve cafeleri ile güzel bir sokaktı. St. Florian ve St. James kiliselerinden geçip nehrin diğer kıyısından otoparkımıza geri geldik.









Ljubljana’yı genel anlamıyla beğendik. Özellikle merkezde yürürken araba görmedik desek yeridir. Nehir kıyısındaki cafeleri, köprüleri, İtalyan pazarını, kalesini çok beğendik. 





Tarihi yerleri çok olmamasına rağmen şehir anlamında yaşanacak yer yorumu yapıp arabamıza atlayıp 140 km. uzaklığındaki Zagrebe geldik.

27 Aralık 2012 Perşembe

Pasaport zammına son verin...

Yeni bir yıla girerken, dunyanın en pahalı pasaportunu kullanan ülkenin vatandaşları olarak bir de %10 zam göreceğiz,
hep beraber olursak buna bir son verebiliriz

 http://www.seyahatozgurlugu.com/



Otomatik Pasaport Zammına Son Verin!


27.12.2012



Basın Bülteni 



Otomatik Pasaport Zammına Son Verin! 



Sayın Basın Mensupları, 

· T.C. pasaportu dünyada her yıl otomatik olarak zamlanan tek pasaport!
   Buna karşı “otomatik pasaport zammına son” kampanyası başlatıyoruz!

· T.C. pasaportu dünyanın en pahalı pasaportu!

· Pasaport bir “para kapısı” değil, devletin vermek zorunda olduğu bir kimlik belgesidir.

·
Başka ülkelerden Türkiye'ye koydukları vizelerini kaldırmalarını isterken, kendi vatandaşlarına pasaport ücret ve harçlarıyla "vize" koyan bir ülke olmanın yanlışlığını hükümetimizin bir an önce fark etmesini diliyoruz. 

Maliye Bakanlığı yılbaşında Pasaport ücretlerine yine zam yapacak. Bir araya gelen yüzlerce seyahat özgürlüğü gönüllüsü olarak her yıl yapılan bu otomatik zamma artık bir son verin diyoruz. 


Seyahat özgürlüğü Gönüllüleri ve Sırt Çantalılar Topluluğu, birlikte “otomatik pasaport zammına son” kampanyası başlatıyoruz!

T.C. pasaportu dünyada her yıl otomatik olarak zamlanan tek pasaport! TBMM'de milletvekillerinin soru önergeleriyle de uzun zamandır gündeme getirilen dünyanın en pahalı pasaportu.

Mevcut ücreti ile dünyanın en zengin 5 ülkesinin toplam pasaport ücretlerini bile geçen T.C. pasaportuna zam yapılmasını hiçbir haklı gerekçeyle açıklamak mümkün olamaz.

“Seyahat özgürlüğü” Anayasamız ve “insan hakları evrensel bildirgesi” tarafından da güvenceye alınmış temel bir insan hakkıdır. Türkiye Cumhuriyeti bu temel insan hakkını dünyanın en pahalı pasaportlarını bize “satarak” ve her yıl zam yaparak elimizden almaktadır.

Pasaport devletin yurttaşlarına vermek zorunda olduğu bir kimlik belgesidir. Devlet yurttaşlarına vermek zorunda olduğu bir kimlik belgesini onlara “satamaz”. Her yıl zam yapamaz! Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarına, “müşteri” muamelesi yapamaz!


Pasaport bir “para kapısı” değil, bir kimlik belgesidir. 
Üstelik bu yıl zam oranının % 8 civarında olması gerekiyor. 446.-TL olan pasaport ücreti 483.-TL olması gerekir. Ama hayır, devlet-hükümet "seyahat özgürlüğü" konusunda bizleri yurttaş değil birer müşteri gibi gördüğü için Bakanlar kurulu zam oranlarını %50 artırma yetkisini de kullanarak, %8 değil % 12 zam yapabilir. Geçen yıl yaptıkları gibi...

Pasaport, harçlar ve değerli kağıtlar kanunu kapsamından çıkarılmalıdır. Pasaport harçlar ve değerli kağıtlar yasası kapsamından çıkarılmadığı sürece otomatik zamlarla inanılmaz yüksek bir ücrete ulaşacaktır. Yılbaşında yine bu yasalar gerekçe gösterilerek pasaportlara yapılacak %12’lik otomatik zammı kabul etmiyoruz. 2010 yılında “seyahat özgürlüğü gönüllüleri”nin de mücadelesiyle yapılan % 50’lik indirime rağmen şu anda 446,35.-TL ile dünyanın en pahalı pasaportu olan 4-10 yıllık biyometrik T.C. pasaport ücreti, zamla birlikte 500.-TL fiyatıyla iyice fahiş hale gelecektir.

Yılbaşında gerçekleşecek % 12’lik yeni pasaport zammını kınıyor ve geri alınmasını istiyoruz. Dünyanın en ünlü gezgininin, Evliya Çelebi’nin torunları olarak dünyanın en pahalı pasaportunu kullanmak istemiyoruz.

Bakanlar Kurulu’nu bu haksız zammı durdurmaya, yeniden değerleme oranında zammı uygulamamaya, Anayasal hakkımızı daha fazla sınırlandırmamaya çağırıyoruz.

Biz bu ülkenin pasaportunu taşımaktan gurur duymak istiyoruz, bize bedelsiz verilmesi gereken bir kimlik belgesi için devletimizden "müşteri" muamelesi görmek istemiyoruz.

Dünyada ortalama 50-60 dolar olan bir kimlik belgesi için 275 dolar ödemek istemiyoruz.

Başka ülkelerden vizelerini kaldırmalarını isterken, kendi vatandaşlarına pasaport ücret ve harçlarıyla "vize" koyan bir ülke olmanın yanlışlığını hükümetimizin bir an önce fark etmesini diliyoruz.

Türkiye’de yaklaşık 275 dolar olacak 4-10 yıllık biyometrik pasaport ücret ve harçlarının Dünya ülkelerinin ortalamasına çekilmesini, yaklaşık 50-60 ABD dolarına indirilmesini istiyoruz.

Tüm kamuoyuna saygıyla duyururuz.


Seyahat Özgürlüğü Gönüllüleri / Sırtçantalılar Topluluğu


14 Kasım 2012 Çarşamba

2011 yılında en çok ziyaret edilen ülkeler

2011 yılında en çok ziyaret edilen ülkeler sıralamasında Türkiye 1 basamak yükselerek 6.lığa çıktı,
ilk 10 şu şekilde
World Tourism Organisation (UNWTO) ın yaptığı bu çalışmanın kapsamlı raporuna buradan erişebilirsiniz.

Bir basamak yükselmemize rağmen turistten elde edilen gelir sıralamasında 12.yiz
UNWTO nun elde edilen gelir raporu da burada

22 Ağustos 2012 Çarşamba

Ventimiglia, Italya, Haziran 2012

Italya’ya bu kadar yakın olup, uğramamak olmazdı. Canımız da risotto çekmişti, attık kendimizi Ventimiglia’ya. Monaco’dan 25 dakikalık tren yolculuğu ile 5,5 € ya ulaşılan Ventimigla’ya guney Fransa daki tüm trenler nerdeyse gidiyor. Bizim yapamadığımız ama tavsiye edilen bir not, buraya gelmişken 15 dakika mesafedeki San Remo’ya uğramanız.
25bin nüfuslu Ventimigla’nın küçük bir merkezi ve sahili var, önce kumsal tarafına yürüyüp ordan da merkezde 2 tur attık. Restaurantların açılma saati olan 7yi bekleyene kadar iyice acıktık ve içki-makarna vs. satan dükkanlardan alışveriş yaptık. Merkezde gezerken gözümüze kestirdiğimiz bir restauranta tam 7:00 da attık kendimizi ve risotto-pizza siparişimizi verdik.