2013 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
2013 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

15 Nisan 2014 Salı

Toledo, Kasım 2013 Ispanya



Cordoba’da otelimizde güzel bir kahvaltı edip kiralık arabamızla Madrid’e gitmeden önce, Toledo’ya uğradık. Çok fazla otopark parası ödediğimizden bu sefer şehrin girişinde bir sokağa park edip, merkeze doğru yukarı çıktık. Toledo’yu daha güzel diye düşünmüştüm ama Ronda’dan sonra çok etkilenmedik.


Katedralin ve belediye binasının olduğu meydandaki information dan aldığımız haritadaki kilise, müzeler ve meydanları gezip 2 saatte turumuzu bitirdik.




23 Ocak 2014 Perşembe

Cordoba, Ispanya, Kasım 2013



Granada’da Alhambra (Elhamra) Sarayını bitirip otelimize gelip eşyalarımızı alıp gecelik 18 € verdiğimiz otoparktan da arabamızı alıp Cordoba’ya doğru yola çıktık. Yolda yağmura yakalandık ama şehirlerde yağmur olmaması şansımızaydı. Bir gün önceki Granada otelinden hissettiğimiz rahatsızlık Cordoba’daki NH otelinde tam tersi bir hava yarattı. Irem için ekstra bir yatak olmasını istemiştim ve hem bunu ayarlayıp hem de duble oda vermişlerdi.
Kahvaltı bile yapamamıştık sabah ve otele geldiğimizde önce yemek yedik ve Cordoba merkezini gezmek üzere otelden ayrıldık.

Cordoba haritasında eski şehir merkezi sarı renkte boyanmış ve bizde burada yürüdük. Önce mandalina ağaçları arasından Alcazar’a, oradan köprüye ve Cordoba’nın en önemli eseri olan, camiiden kiliseye ve simdi müzeye çevrilen (Aya Sofyanın tersi diyebiliriz) La Mezquita yı ziyaret ettik. İçeri girmedik zira ücret 18€ idi. Ara sokaklarda turlayıp ısrarla krep üzerine dondurma koymayı reddeden krepçide dondurmasız krep yiyip otelimize döndük.








Yolda giderken mandalina ağaçlarından birinden kopardığımız mandalinayı yerken bir amca “no no no” dedi, ekşidir o hareketi yaptı. Bize İspanyolca-italyanca bilip bilmediğimizi sordu, biz de Türkçe-rusça-ingilizce biliyor musun dedik. 5 dilden birini tutturamadık ama hareketlerle anlaştık. O mandalinalar yenmez, sıkıp suyunu içeriz dedi, biz de evet limon gibi dedik, gülüştük.

8 Ocak 2014 Çarşamba

Granada, Ispanya, Kasim 2013



Bol yokuşlu dar sokaklı Arnavut kaldırımlı, karamsar Granada’ya hoşgeldiniz.
Kalınan otelin şehrin güzelliğine etkisi var ve biz Granada’da ucuz bir otelde kaldığımızdan şehri pek sevemedik. Aslında turumuzun sonunda gittiğimiz Alhambra’dan (Elhamra Sarayı) çok etkilendik ve beğendik ama şehrin kendisi çok etkilemedi.
2 yere uğradık Granada’da. İlki, büyük Gran Via caddesinden kalkan 31 nolu minibüsler ile ulaşılan ve Alhambra’yı karşıdan gören manzarası ve Nicolsa kilisesi ile Albaicin, diğeri de Alhambra’nın kendisi.



Biz yukarı giderken minibüse binmediğimiz için özellikle bebek arabasını ilerletmekte çok zorlandık ve yokuş yukarı gittiğimizden terledik ama dönüşte akıllandık ve önce minibüs ile Gran Via’ya gelip buradan da 30 no’lu minibüs ile Alhambra’ya.
Alhambra biletlerimizi 2 ay önceden almıştık ve kesinlikle böyle yapmanızı öneriyorum. Hem son dakikada yer kalmayabiliyor hem de bilet sırasında zaman kaybediyorsunuz. Bu biletin üzerinde bir saat var ve sadece o saat içinde Nasr palace a girme hakkınız var. Yani bu saat, Alhambra’ya girşi saat değil, Nasr Palace a giriş saati. Bilet fiyatı ise 14,3 €








5 Aralık 2013 Perşembe

Ronda, Ispanya, 2013 Kasım



1-2 yıl önce Mehmet Yaşin’in Hurriyet Seyahat ekinde yazısını okuyup fotoğraflarını görerek etkilendiğim Ronda’ya gelmek üzere okyanus kıyısındaki Sanlucar de Barrameda’dan yola çıktık. Hem tren hem otobüs şansı var Ronda’ya gelmek için, biz araba kiralamıştık ve arabamızla merkezdeki parka glip, şehir turumuza başladık. 


Deniz seviyesinden 750 metre yükseklikteki Ronda yolları, virajlı olduğundan araba ile ulaşmamız 2 saati buldu.
Ispanya, Endülüs bölgesi uzun yıllar Müslümanlarım egemenliği altındaydı ve bu etki 1492 den sonra son Müslüman bölgesi ele geçirilerek bitti. Bu tarihten sonra bölgede yaşayan Müslümanlar ya göçe yada Hristiyanlığa zorlandı. Ronda bu yıllarda Müslümanların bir nevi sığınağı oldu. 1566 yılında Ronda’daki Müslümanların isyanını bastırmak üzere gönderilen İspanyol ordusu bozguna uğratılınca 2. Philip katliam yapmak üzere ordusunu buraya yönlendirdi.
19 yy.ın başında Napolyon’un işgali ve Yarımada savaşı ile birlikte Ronda’nın nüfusu 3 yılda, 15binden 5bin e indi ve günümüzdeki 35binlik nüfusa ulaşması yıllarını aldı.
Arabımızı Plaza de Socorro’ya parkettikten sonra boğa güreşi alanı ve vadi manzarasını fotoğraflayıp, her İspanyol şehrinde olan Plaza de Espana dan geçip adı Puente Nuevo (yeni köprü) olan ama yapımı 1784 de tamamlanan köprüye geldik.
Kanyon üzerindeki bu köprü muhteşemdi.
Buradan Arminan caddesi üzerindeki çeşitli müzeleri geçip Ayuntamiento (belediye binasına) geldik.
Aynı meydandaki katedralden geçerek arka sokaklarda bir lokanta bulup meze tabağı (çeşitli tapaslar) – deniz mahsullü paella yiyip, park yerine gelmeden hemen önce bir cafede tatlı yiyip kahve molası verdik.












Şu fotoğraftaki tüm şeylere 11,70€ vermenin sevinci ile bir sonraki durağımız olan Granada’ya doğru yola çıktık.