14 Kasım 2011 Pazartesi

Brüksel, Belçika, Ekim 2011


Brugge’den dönüşümüzde saatler 2:30 u gösteriyordu ve 5. evlilik yıldönümümüzü güzel bir yemek yiyerek kutlamak için Brükselde geniş bir tur atarak bu yemeği hak etmemiz gerekliydi.
Tren istasyonundan daire çizerek ilerleyerek, waffle kokuları arasında (sokaktki minibüslerde satılan 1 waffle 2€) Avrupadaki en etkileyici meydanlardan biri olan Grand Palace meydanına geldik.  Meydandaki çiçek satıcıları, çeşitli okullardan gelen öğrenciler, turist grupları, meydan çevresindeki binalar, rengarenk bir ortamdı. 












250 çeşit biranın satıldığı ama fiyatların restoran fiyatları kadar olduğu bira dükkanına uğrayıp Çikolata müzesine girdik. Çikolata meyvesi ve çikolataya dönüşene kadarki  işlenişine şaşırdı, farklı çikolataları tadarak demoya geçtik. Çikolataya çeşitli şekiller verilmesini izlerken çikolatanın içinde bulunduğu kabın sıcaklığının 31-32 derece olması gerektiğini not alıp yolumuza devam ettik. 

Turumuzun sonunda EU area ya gelip metroya binmeden önce otelimizde yakın bir yerde midye yemeye karar verdik. 







Restoran girişlerindeki fiyatlar midye porsiyon 25 € şeklindeydi genelde ve içerisi fena olmayan bir restoranda midye + patates 19 € görünce içeri daldık.
Arkadaşımın önerdiği Blue Chimmey den ben aldım, eşim de restoran sahibesinin önerdiği Orval den içti. Midye olarakta kereviz sapı-sarımsak soslu midyeyi seçtim. Yemeğimiz bittikten sonra çok teşekkür ettiğimiz bayana evlilik yıldönümümüz olduğunu söyleyince birer likör-şarap karışımı bir içki ikram etti bize, o sırada Yunan olduğunu öğrendik. İkramı içerken bu seferde çikolata getirdi, “şimdi tamamlandı” dedi :) inanılmaz mutlu ayrıldık.



Ertes, günü uçağımıza gidene kadar 1 saatimiz vardı ve nehir kıyısına yürüyüp tren ile havalimanına gittik. 1 kişi tek yön 5,20 € olan tren 20 dakikada havalimanına varıyor.






4 Kasım 2011 Cuma

Brugge, Belçika, Ekim 2011


In Brugge filmini seyredip buraya gitmek istemeyen yoktur herhalde, Amsterdam gidiş Bruksel dönüş kisi basi 80 € ya aldigimiz biletin hakkini tam vermek adina 3. bir sehir arayisina girdik, Rotherdam yerine Brugge u tercih ettik, Rotherdami bilmiyorum ama Brugge’e iyiki gelmişiz.


Bruksel’den hafta sonu indirimi sayesinde gidiş-geliş 13,80 € ya aldığımız tren bileti ile sabah 8 de (saatte 3 tren var) 65 dakikalık yolculuk ile geldik Brugge’e ve ortacag sehrinde turumuza basladik.
Amsterdam gibi kanallar arasındaki bu kucuk sehir 1. Dunya savaşı sırasında bombalanmadığından tarihi dokusunu korumuş. Tüm Belçika’da olduğu gibi bira ve çikolatası ile meşhur ve ayrıca dantel satılan bir çok hediyelik eşya dükkanı var.







In Brugge filminde sıklıkla gösterilen meydan çok etkileyici, tek tük fayton var ve daha az insan olsa gerçekten ortaçağa geldiğinizi hissediyorsunuz.



Buradan yürüyerek Brugge’ün “unutulmuş köşesi” denilen daha ufak bir meydana geldik ve Brugge sakinlerinin yaşadığı bir semtten geçip sembolik olarak bırakılmış rüzgar değirmenine ilerledik.





Değirmenlerin oradan nehir kıyısından tren istasyonuna yürüdük.
Brugge’de zaman hızlı geçti ve planımızdaki treni kaçırdık ama saatte 3 tren olduğundan bir sonraki ile Brüksel’e döndük.