11 Temmuz 2019 Perşembe

Japonya


Sıcağı sıcağına yazılmadığında detaylar atlanabiliyor ama 2018 Agustosundaki Japonya seyahatimi halen net hatırlıyorum. 2017 Aralığında almıştım biletleri, dolar kuru 3,8 iken. Asiana airlines ile Seul aktarmalı biletler kişi başı 560 USD idi. Dönüşümüzü 1 gece Seul konaklamalı olarak ayarlamıştım ki, Seulu de görebilelim. Güney Kore ve Japonya için vizeye gerek yok.
Bilet alımı sonrası uzun bekleyiş, Agustos ayında bitti. Kurban bayramının 3. Günü havalimanına gelip checkin yaptırdığımızda ilk enteresan bilgiyi Istanbuldaki görevli verdi. Seule inebileceksiniz ama Seul – Osaka aktarması, beklenen tayfun dolayısı ile yapılamayabilir. İndikten sonra sorunsuz gittik hatta biz Japonyadayken bırakın tayfunu, yağmur bile yağmadı ama, döndükten 10 gün sonra, Kansai havalimanını su bastığı, Osaka kıyılarındaki dev dalgaları haberlerden okuduk.
Asiana havayollarının ekonomi sınıfı bizce gayet konforluydu. 11 saatlik uzun uçuşta dizlerimiz sıkışmadı, film seyredip, uyuklayıp, dergi-kitap okuyarak Seule indik. Gece yolculuğu yaptığımızdan indiğimizde bitik durumdaydık ve daha Osaka’ya aktarılacaktık. Asiana nın bekleme salonunda, uyku odası dolu olmasına rağmen, geniş 2 adet pufu yanyana koyup uyuyup dinlenmeye çalıştık. Osaka aktarması, havalimanından şehre gelip, kalacağımız Ryokan tarzı hosteli bulduğumuzda Japonya saati akşam 9 olmuştu. 7 saatlik Türkiye farkını hiçe sayıp, çok yorgun olduğumuzdan Türkiye saati öğlen 2’de, gece uykumuza daldık. Aslında bu taktik jetlag için çok işe yarıyor. Yapılan gece yolculuğu sonrası derin uyumayıp, gece uykusunu Asya ülkelerine bıraktığınızda, Asya sabah saatinde kalkıp şehirleri gezmeye başlayabilirsiniz.
Japonya seyahatimizi, Osaka – Nara – Kyoto ve Tokyo olarak planlayıp uyguladık.


Osaka gidiş, Tokyo dönüş aldığımızdan şehirler arasını tek yön gittik. Bu yüzden Japonya seyahatlerinin vazgeçilmezi Rail-Pass (sınırsız tren kullanım bileti) ihtiyacı duymadık. Eğer tek yön değil, Tokyo – Kyoto arası git-gel yapılacaksa bile Rail-Pass almak mantıklı oluyor. 
Japonya’da hayatın pahalı olduğunu bildiğimizden hep hostellerde kaldık ve gecelik, kişi başı 20 Euro ödedik. Odaları 2 kişilik seçtik ama banyo ortaktı. Amacımız mümkün olduğu kadar ucuza gezip daha fazla yer görmek olduğundan bu detay çok önemli değildi ve ayrıca birçok gezgin ile sohbet fırsatımız oldu.
Ryokan kelime anlamı ile Japoncada han demek ve Japon kültüründe 1500 lere dayanan bir hikayesi var. 2019 Japonyasında ise Ryokan eşittir yer yataklı otel anlamına gelmiş. İlk 2 gecemizi Osaka’da ryokanda geçirdik ve aklıma Tekirdağ’da bir çok akrabamızın yatıya gelip kaldığı, yer yataklarının yetmeyip, yorganlardan yatak yapılan bir nevi “Neşeli Günler” filmi gibi anıları hatırladım. Gerçektende, yattığımız yer yatağı, yorgandan halliceydi ama hiç rahatsızlık duymadan çok rahat uyuduk.
OSAKA
Kahvaltı için markete birşeyler almaya gittiğimde 1 dilim karpuzun 30, 1 elmanın 10 TL olduğunu görünce tamamen yerel yemeklere yönelmeye karar verdim. Yazılanları anlamadığımızdan ve genelde ingilizce bir açıklama olmadığından, yiyeceğimiz şeyleri şekillerinden anlamaya çalıştık.
Deniz ürünleri sevdiğimizden büyük sorunlarla karşılaşmadık ama sabah kahvaltısında deniz ürünü yemek istemediğimizden hamur işi bulmaya çalıştık.
İlk şaşırdığımız konunun başında evsiz sayısı geliyordu. Osaka şehrinde tren istasyonundan inip hostele yürürken bir çok evsiz ile karşılaştık. Genelde Japonlar, stajer olarak girdikleri şirketten, emekli olduklarından, yaş olarak 30-40 arası işten çıkarılma olur ise, başka iş bulmakta zorlanıyorlarmış ve bu yüzden bir çok evsiz varmış.
Gezilerimizde genellikle yürüdüğümüzden Osaka’daki tek günümüzde tam 19 km. yürüdük ve o gün Japonya’nın büyüklüğünü anladık. Kaldığımız yer Tennoji istasyonuna yakındı ve önce metro ile Umeda Sky Building adlı kuleye gittik. Gözetleme kulesine çıkmasakta, içindeki park ve nehir kıyısını gezdik. Buradan Osaka kalesine gelip kale içini gezdik (600 yen giriş ücreti yaklaşık 5 Euro) ve ucuz yemek yiyebileceğimiz restoran zincirlerinden biri olan Yoshinoya da, etli pilav yedik. Yoshinoya gibi, Matsuya ve Sukiya gibi zincir restoranlarda nispeten daha ucuza yemek yenilebilir. Bazılarında ingilizce menü olmasına rağmen genelde yok ve fotoğraflardan anlayıp sipariş vermelisiniz. Buradan çıkıp Namba bölgesine geldiğimizde hava kararmıştı bile. Nehir üzerindeki cafelerde canlı müzik yapılıyor ve insanlar eğleniyordu. Arada sokak yemekçilerinden birinden hamur içine ahtapot parçaları koyularak yapılan Takoyaki tadıp otelimize geldik.






NARA
Sabah kalkar kalkmaz Tennoji istasyonuna yürüyüp Nara biletimizi aldık. İstayondan Japon tarzı cheese cake alarak kahvaltımızı bu şekilde hallettik. Çok güzel kokulu ama bildiğimiz cheese caketen farklı olarak pufidik normal kek gibiydi. 40 dakikalık tren yolculuğu 470 yen (yaklaşık 4 Euro) ve indikten sonra , 1,5 km. uzaktaki dünyanın en büyük bronz Buda heykeli olan Todaiji Budist tapınağına yürümek dünyanın en enteresan yollarından biri. Nara’nın doymak bilmeyen sırnaşık geyikleri ile selfie çektirebilirsiniz. Geyiklere gelmeden önce dedesi ile yolda yürüyen 8 yaşlarındaki bir çocuk bize şeker hediye etti.
Todaiji (ve diğer Budist tapınaklarına) giriş ücretleri genellikle 500 yen (ortalama 4 Euro)
Şansımıza tapınak önünde müzik ve dans etkinliği vardı. Onu da seyredip, yine geyikli yoldan tren istasyonuna geldik. Bu defa 1 saat sürecek yolculuğa 710 yen (yaklaşık 5,5 Euro) ödeyerek Kyoto ya geldik.







KYOTO
Kyoto Japonya’nın eski başkenti ve başkent Kyotodan alındığında ismi Edo olan şehrin adı Tokyo oluyor. Aynı harflerden oluşması herhalde Kyoto’ya saygıdan dolayı. Gerçektende Kyoto büyüleyici bir yer. Çevrede Kimono ile gezenleri burada sık sık görebilirsiniz. Hatta tek gördüğümüz geyşayı burada gördük. Sadece biz değil, Japonlar bile fotograf çekmek için çırpındılar.
Sabah Nara’yı gezdiğimizden, Kyoto’daki ilk günümüzde kaldığımız hostelin yakınlarında dolaştık. Gion-Shijo metro istasyonuna yakın kalıp yakındaki “food market” e gidip, nehir kıyısı piknik yapanları izleyip, marketten sushi – bira alıp hostelimize gelip yedik.
Ertesi gün, farklı yerlere gideceğimizden günlük otobüs biletine 600 yen ödeyip aldık.
Önce Kyoto imparatorluk sarayına gidip bahçesinde dolaştık. Oradan, eşimle hemfikir kaldığımız Japonyadaki gördüğümüz en güzel yer olan Kinkakuji (Golden Temple) ye geldik. 1224 yılında dağ evi olarak tamamlanan yapı daha sonra tapınağa dönüştürülmüş. İnanılmaz güzel, huzur veren bir bahçesi var ve zaman kısıtı olmasa tüm gün zaman geçirilebilir. Buraya giriş 400 yendi.
Kinkakuji’den sonra 1 aktarma yaparak Bambu bölgesine Arashiyama’ya geldik. Tek ana cadde üzerinde şirin dükkanların olduğu bölgede, önce Kogenji Tapınağını bahçesini gezip, yan taraftaki bambu ormanında yürüyüş yaptık.
Buradan yine bir aktarma ile Nanzenji tapınağına gelip, tapınak içine girmeden, bahçesinde gezdik ki çok güzel fotoğrafik alanlar var. Nanzenji çevresinde bir çok tapınak var, hepsine girilse hem zaman hem para israfı diye düşündüğümüzden genelde dışarıdan foto çekmeyi yeterli gördük.
Hedefimiz buradan Ginkakuji ye gidip Philosophers path ten yürümekti ama yorgunluk bizi hostelimize yakın son durağımıza, Maruyama Parkına geldik. Ara sokaklardan yürürken, tek gördüğümüzü geyşayı, evden çıkıp arabaya binene kadar geçen 10 saniyede görebildik.










TOKYO
Shinkansen, hızlı tren, mermi tren, bullet train, ne derseniz deyin, hızı etkileyici. Farklı tipte hızlı trenler var, önceden hangisi daha hızlı diye bakmalısınız, genelde 3 saat süren (450 km) yol bizim gibi yanlış hızlı tren seçilirse 4,5 saat sürebiliyor. O bile güzeldi.
Toplam 3 gece kaldık Tokyoda ve ana tren istasyonuna iner inmez yakındaki Tokyo imparatorluk sarayının bahçesine ve çevresinde yürüyüp, kalacağımız hostele akşam üzeri geldik. Bu ulaşımı metro ile yaptık ve sadece 5 durak gitmemize rağmen, bir daha metroya binmeyeceğimize tövbe ettik.
Bize verilen tüyo, “yoğun saatler haricinde kullanın”dı. 19:20 de bindiğimiz ve 15 dakika süren yolculuk bir ömür gibi geçti. Vücudumuzun her yerine temas vardı (saygılı bir temasJ) ve bir istasyonda içeri giriş sırasındaki yüklenme ile, eşime bir baskı daha geldi ve huh diye sanki son nefesini verdi. 2 parmağımızla tuttuğumuz sırt çantalarımızın ağırlığı bir yana, sıkıştırmalar diğer yana, 15 dakika sonra kendimizi metro dışına attığımızda sinirden gülmeye başladık. Saat kaç olursa olsun metro kullanmayacağımıza söz verdik ve hostelimize geldik. Japonya’ya sadece birer sırt çantası ile geldiğimizden(kişi başı 6 kg.), yanımıza 5er günlük kıyafet almıştık. Hostelin hemen yanındaki yıkama odasında,eşyalarımızı 200 yen karşılığı yıkayıp, 100 yen karşılığı kuruturak, eşyalarımızı odamızın mini balkonuda tam kurumaları için astık ve marketten aldığımız yemeklerimizi yiyip uyuduk.
Bu arada ister restoran ister hostelde olsun Japon tuvaletlerine ayrı bir parantez açmak gerekiyor. Hangi tuşun ne işe yaradığını bulmak için hepsine basmak lazım. Sifon bile hangisi tam anlaşılmıyor ama Japonyaya gidipte, evimde bu tuvaletten olsun demeyen yoktur sanırım. Otomatik taharet çubuğu, klozet ısıtması, müzik yayını gibi özellikler var.
Ertesi gün, metroya tekrar binmemeye yemin etmiş olan bizleri zorlu bir sınav bekliyordu. Günlük otobüs bileti satın alıp hem yön duygumuzu test ettik hem de sadece Japonca yazı olan otobüs haritasını çözdük. Fakat Tokyo da şöyle bir durum var. 500T gibi uzun hatlar yok ve nispeten daha yakın bölge içi hatlar oluyor ve kaldığımız yerden 18 km uzaktaki National Museum of Emerging Science a gelmek için 4 farklı otobüse bindik. 500 yenlik günlük sınırsız otobüs bileti fiyat olarak ucuz fakat zaman açısından sıkıntı yaratabilir. Taksiye binerim yaa nolacak demeyin, aman fiyatlara bakmadan binmeyin, fahiş fiyatlarla karşılaşabilirsiniz.
Ayrıca otobüs aktarması yapacaksanız, indiğiniz ve bineceğiniz durak ismi aynı olsada, bu aynı durak anlamına gelmiyor. Örneğin bir kavşakta indiniz durak ismine bakıp, 100 metrekare içinde aynı isimle farklı duraklar var ve sizin aktarma yapacağınız otobüsün hangi durağa geleceğini bulmalısınız. İlk aktarma noktamızda çok zaman kaybetsekte, otobüs hatlarını gösteren harita üzerinde, aktarma yapacağımız otobüsün güzergahını bularak, hangi durakta durabileceğini tahmin eder olmuştuk. Otobüslerin hepsinde internet var ve ücretsiz. Otobüs firması TOEI ve sitesinde hem nasıl kullanacağınızı ve güzergah ile ilgili bilgi alabilirsiniz https://www.kotsu.metro.tokyo.jp/eng/tips/bus_ride.html
National Museum of Emerging Science’a gelme sebebimiz şu arkadaştı. Asimo 
Koştu, topa vurdu, konuştu. Bunun haricinde insansı robot Sophie ve farklı Japon yenilikleri ile temas kurduk.
Buradan çıkıp Shinjuku bölgesindeki Tokyo Metropolitan Government Building e geldik çünkü ücretsiz seyir terası vardı. Şehrin tepeden manzarasını seyredip, bölgedeki sushicilerden birine girdik. Bir bant üzerinde, renkli tabaklar geçiyor, nigiri ise 2 adet, roll ise 6 adet oluyor ve her tabak renginin bir fiyatı var. Kaiten zushi adlı bu tarz restoranlar, masaya garsonun getirdiği restoranlardan daha ucuz.
Uzun süren otobüs aktarmaları, müze, yemek derken Shinjuku’da akşam 10 olmuştu. Shinjukudan, hostele dönmek 3 vasıtaydı ve ilk otobüse binip ilerlerken, daha önceleri yaptığımız gibi, internete girerek, aktarma yapacağımız otobüsün saatine bakıyorduk ki, bir sonraki otobüsün saatinin sabah 6 yazdığını gördük. İlk etapta anlamadık ama sonra dank etti, son otobüsü kaçırmıştık. Bu otobüs kimbilir nereye gidiyordu ve inmemiz gereken durakta inip plan yaptık. Yürüsek 5 km mesafe vardı ve yorulmuştuk. Tüm otobüs hatlarını gösteren haritamızı açtığımızda bulunduğumuz yerden yaklaşık 1-2 km kuzeyde otobüslerin yoğunlaştığı bir bölge vardı ve buraya gitmemizin mantıklı olacağını düşündük. Oraya giden hatların listesini yaptık ve ilk uygun otobüse atlayıp ilerledik. Gerçektende, yoğun bölgede bir çok otobüs ve tren istasyonu vardı. Tren hattına baktığımızda kaldığımız yere yakın olan istasyondan geçen tren hattı bulduk ve yürümemek için bu sayede stresli ve yorgun şekilde hostele ulaştık.
Hostelde 6 oda vardı ve sabahları, ev sahibimiz kimonosu ile gelip, Ghibli film müzikleri cdsini açıp bize kahvaltı hazırlıyordu. Tost, yumurta, sosis, meyve suyu, kahve, çay içebiliyorduk.
Tokyo’daki son günümüzde, Asakusa ve Ueno bölgelerini gezdik. Özellikle Ueno’daki Tokyo National müzesini gezip çevrsindeki parkta dolaştık.
Tokyo Ulusal Müzesi 4 ana alandan oluşuyor. Japon ressamların sergileri ana bina Honkan’da, Japon arkeolojisi Heiseikan’da, özellikle tarihi Çin eserleri Toyokan’da ve Horyuji hazineleri girişte soldaki binada bulunuyor.


Müze girişi 620 Yen ama özel bir sergi varsa ayrıca ödeme yapmak gerekiyor. Yukarıda saydıklarım 620 Yen içinde.
Ueno parkı içinde, Son Samuray filmine ilham olan Saigo Takamori’nin heykeli bulunmakta. 1870li yıllarda Japonyada gerçekleşen modernleşmeye karşı çıkarak imparatorluğa karşı isyan çıkaran, 1877’de savaşını kaybedip harakiri ile intihar eden bu samuraya itibarı, ölümünden sonra iade edilmiş.
Bugunkü sakin turumuzun sonunda Japon Ocakbaşına Izakaya’ya gittik. Menüde tavsiye edilen midye çorbası, çeşitli deniz ürünleri ile hazırlanan krep olan Okonomiyaki ve ızgara ton balığı yedik. Pirinç şarabınıda denedik ama beğenmedik. Yemek sonrası ne alırsan 100 yen mağazası Miniso ararken, bir Türk dönercisinin bağrışını duyduk. Bağıran arkadaşla göz göze geldik “döner vereyim mi abi” dedi, “şimdi yedik sağol” diye cevap verdim ve gülüşerek Minisoya ulaştık. İster kendiniz için ister hediyelik eşya olsun en mantıklısı Miniso’dan alışveriş yapmak. Herşey 100 yen değil tabi ki ama bütçeye uygun bir çok şey var.















GENEL
-Japonya çok sıcak. Ağustos ayında Japonya’ya gelmeyin denecek kadar sıcak. Nemli olduğundan 30 derece gösteren değerlerde hissedilen çok fazlaydı Eşim beyaz tenli ve ilk gün giydiği şorttan sonra, bacakları alerji oldu, diğer günleri pantolanla dolaşmak zorunda kaldı. Seyahatinizi bu gibi etkenleri azaltmak için farklı zamanda yapabilirsiniz
-Google maps offline haritaya izin vermedi ve yandex hiç yok. Farklı offline haritalardan Maps.Me kullanılabilir
-Tren saatleri için olmazsa olmaz uygulama ve web sayfası Hyperdia
-Elektrik girişi farklı olduğundan dönüştürücüyü önceden temin etmelisiniz.
-Marketlerde hem sıcak hem soğuk yiyecekler var. Mikrodalgada ısıttırabilirsiniz. Daha ucuz yemekler için Yoshinoya, Matsuya, Sukiya yı unutmayın. Bu zincir restoranlarda ya menüye bakıp, garsona sipariş veriyorsunuz ya da otomat’tan istediginiz yemeyi seçip, ödemesini otomata yapıp, aldığınız fişi garsona veriyorsunuz. Gittiğimiz tüm restoranlarda su ücretsizdi. Genelde normal su değilde, tatlandırılmış su verildi.
-Ülke içi uzun mesafe 2 yere gidilecekce Japan Rail Pass alınmalı. Sadece yurtdışından alınıyor. Tek yön gidilecekse Rail pass daha pahalı gelebilir.
-Japonya çok kalabalık ama bir o kadar sessiz. 38 milyonluk Tokyo’da yürürken bir defa korna sesi duymadığımız gibi, ana caddede bizim sesimiz en çok duyulandı.
-Japonlar çok yardımsever fakat ingilizce büyük problem. Ama bir şekilde anlaşılıyor. Yardımsever olukları kadar kurallara bağlılar. Otobüs seyir halindeyken şöföre soru sormaya kalktım, gözünü yoldan ayırmayarak kızdı, otobüs durunca soruma kibarca cevap verdi.
-Japonya’da tuvalet sıkıntısı çekmiyorsunuz. Her yerde bedava ve tertemiz umumi tuvalet bulabilirsiniz.
-bir çok evsiz var ama rahatsızlık vermiyorlar, sadece gece, dışarda yattıklarında görülüyorlar.
-Japonlar çok çalıştıklarından, sosyalleşme sorunlarını içki ile gideriyorlar bu yüzden geceleri çok sarhoş görebilirsiniz.
-Barış Manço Japonya konserini seyredenlerin bildiği şu iki kelime “arigato gozaymaz” yani “çok teşekkürler”, o kadar çok kullanıldı ki teşekkürden bunaldık.
-Japonya’da kadınsı takı ve kıyafet kullananlar var. Topuklu ayakkabı ve etek giyen erkek bile gördük.
-alışveriş için 7Eleven ve benzeri mağazalar var, genelde 24 saat açık.
-hediyelik eşya ve kendiniz için Miniso mağaza zincirini unutmayın
-Hostellerde ayakkabılarınızı çıkarıp içeri girmeniz gerekiyor.