20 Aralık 2010 Pazartesi

Pasaportlar için önemli uyarı

Son Bilgi
Türkiye’de çipli e-pasaport dönemi başlayalı altı aydan fazla oldu. Ancak, hala “eski pasaportlar ne olacak?”, “eski pasaportumun süresini ne zamana kadar uzatabilirim?”, “yeni pasaport almazsam, yurtdışına çıkamaz mıyım?” gibi sorular havada uçuşuyor.
Konuyu, en iyi bilen kişiye, Dışişleri Bakanlığı’nın idari işlerden sorumlu Müsteşar Yardımcısı Büyükelçi Naci Koru’ya sordum.
Aldığım cevap şu,

"E-pasaportların yürürlüğe girmesiyle birlikte eski tip pasaportlarla seyahat imkanı 24 Kasım 2015 tarihinde sona erecekti.  Bununla birlikte, eski tip pasaportlardan geçerlilik süresi sona erenler 31 Ocak 2011 tarihine kadar uzatılabilecektir.  Diğer bir deyişle, 31 Ocak 2011 tarihinden itibaren pasaportlarının süresi biten vatandaşlarımız pasaportlarını temdit ettiremeyecekler, yeni pasaport almak zorunda olacaklardır.  Eski tip pasaportu geçerli olan vatandaşlarımız geçerlilik süresi içinde ve her halükarda 24 Kasım 2015 tarihine kadar bu pasaportlarını kullanabilecektir.”
Yani;
ESKİ PASAPORTLARINDA SÜRE OLANLAR- Eski pasaportlarında süreleri uzun olanlar, bu pasaportları 2015 yılına kadar kullanabilecekler. Yani ellerindeki mevcut pasaportlarda son kullanma süresi 24 Kasım 2015’e kadar olan vatandaşlar, bu pasaportlarla istedikleri gibi seyahat edebilecekler. Yeni, çipli pasaporta geçmelerine gerek yok.

ESKİ PASAPORTUNDAKİ SÜRESİ KISA OLANLAR- ellerindeki mevcut, eski pasaportlarında süreleri sona ermek üzere olanlar ise, yeni çipli pasaport almak durumundalar. Ellerindeki pasaport defterinde hala vize için yer olmasına rağmen, bu eski pasaportların sürelerini uzatamayacaklar. 31 Ocak 2011’den itibaren süresi biten tüm pasaportların yerine, yeni çipli pasaport verilecek.


Pasaportlar için önemli uyarı!
Yeni düzenlemeyle 2011 yılı itibariyle eski pasaportlar tamamen kullanımdan kalkacak. Eski pasaportlarla vize almak 31 Ocak 2011 tarihinde sona erecek.

Çipli pasaport uygulaması nedeniyle eski pasaportların değiştirilmesi kapsamında tanınan ve süresi 2015 yılı olarak belirlenen süreç erkene alındı. Yeni düzenlemeyle 2011 yılı itibariyle eski pasaportlar tamamen kullanımdan kalkacak. Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü'nün(ICAO) belirlediği standartlarda makinede okunabilen e-pasaportlar 1 Haziran 2010 tarihinden itibaren kargo aracılığıyla adreslere gönderilmeye başlanmıştı. Bununla beraber kullanılan eski tip pasaportlar da 24 Kasım 2015 tarihine kadar geçerli olacaktı.

Nisan ayında yürürlüğe giren kanunun ardından, yasa çıkmadan önce alınan pasaportlarla özellikle Avrupa Birliği( AB) ülkelerine gitmek için vize başvurusunda bulunan vatandaşların olumsuz cevap alması ve yeni tip pasaportların yürürlüğe girdiği ilk günlerdeki yoğunluğun azaldığı gerekçesiyle eski pasaportların kullanım süresi 2011'e çekildi.

Eski pasaportlarla vize almak 31 Ocak 2011 tarihinde sona erecek. Vize almak isteyen vatandaşların mağdur olmamaları için bu uyarıyı dikkate almaları istendi.

7 Aralık 2010 Salı

Barcelona, 2010

9 gunluk kurban bayramı tatilinde boş durmak olmazdı tabi ki ve sponsorlarımız sağolsun :) kendimizi Barcelona da bulduk.
Barcelona hakkında söylenebilecek en güzel kelime "mutluluk". Sokaklarında yürümek bize mutluluk verdi. her adımda daha güzel bir bina, insanların Akdeniz hareketliliği, tarih ve modernlik bir arada.
Barcelona havalimanına indiğimizde şehir merkezine gelmek için 2 alternatif vardı, biri hemen havaalanı çıkışından Catalunya meydanına hareket eden bizim Havaş tarzı otobüs ama bu 6 € gibiydi, 2. alternatif te tabelalarla yaklaşık 7-8 dakika yürüyerek ulaşılacak tren hattı. Barcelonada ulaşım için en etkili yöntem 10luk bilet almak, 7,95 € ya alınan 10luk bilet ile 10 defa giriş-çıkış yapabiliyorsunuz ve havaalanı-şehir merkezi arasını da kapsıyor.
30 dakikada bir tren var ve 20 dakika da merkeze ulaşıyor. Trenimize bindik ve bir akordeonlu amca şarkılar söyleyerek para kazanıyordu. Merkez tren istasyonu, Sants Estacio da inip otelimize 10 dakikada yürüdük ve yerleştikten hemen sonra ilk günkü turumuza yürüyerek başladık.
Planımız ilk günü yürüyerek gezmek, 2.(son) günümüzüde metro ile hızlı şekilde gideceğimiz yerlere erişmekti.
Yukarda Barcelona metro şablonu ve şehir haritası size yardımcı olabilir.
Otelimizden önce kuzeye, şehri boydan boya kesen diagonal caddesine yürüdük ve bu cadde üzerinde yürüyüp Catalunya meydanına inebilecegimiz Gaudinin de yapmış olduğu evleri göreceğimiz Gracia caddesine geldik.
Bu arada İspanya'nın Pans & Company adlı sandviç zincirinden 2 mini sandviç + filtre kahve menüsünü de 2 € ödeyerek tatmayı ihmal etmedik.







Bu cadde üzerindeki Casa Mila ve La Pedrera en meşhur evler. Dilerseniz 18€ ödeyerek içini de girebilirsiniz ama bize pahalı geldi ve girmedik. Yolların en dikkat çekici özelliği köşede bulunan evler biraz içerde ve yuvarlak hatlı dizayn edilmiş, bu sayede trafik kazaları da azmış.

Catalunya meydanı Istanbul Yeni cami önü gibi güvercin kaynıyordu.

Catalunya meydanının hemen önü meşhur Rambla caddesi. caddeye kuzeyden girdik ama hemen sol taraftaki Catedral tarafına doğru ara sokaklara dalıp yönümüzü kaybedene kadar yürüdük.
Barcelona'da kapkaç vakaları sıklıkla oluyormuş ve kapkaççılar Rambla dan kaptıkları çantalarla bu ara sokaklara kaçıyorlarmış, bu yuzden askerlikten kalma boynuma astığım çantaya pasaport ve paramızı koyup gezdik.






Ara sokaklarda keyifle dolaştık ve Picasso müzesine de gittik ama içeri girmedik yine. Nehir kıyısından denize, Monument A Colom'a doğru indik.
Bu arada Barcelona'da kesinlikle sandviç yemenizi öneririm. Öğle yemeğini bu şekilde aradan çıkarabilirsiniz.


Tekrar Rambla caddesine gelmiştik, bu sefer deniz tarafından yukarı doğru yürüdük, yol üzerindeki Balmumu müzesi, evlerin avluları ve caddenin olmazsa olmazı La Boqueria adlı market alanına uğradık.





Akşam yemeğinde Rambla üzerinde bir restorana girdik. 3 tapaslı menü 10,5 € 1 paella + 1 tapas + tatlı 11,5€ idi, yarım litre Sangria (meyve aromalı şarap) da 9 € ödedik.


Balık olsun, kalamar,karides olsun seven birisi olarak Barcelona'da deniz ürünlü tapaslar tercih ettik ama kalamar fena olmamasına karşılık ahtapot pek güzel değildi ama yine de tabağı bitirdik tabi, paella ise deniz ürünlerinin haşlandığı suda pişirilen pilav diyebiliriz ve gayet güzeldi.

Yemekten sonra tekrar deniz kıyısına, bu sefer deniz üzerine kurulan alışveriş merkezine gittik. Zara-Mango yu mekanında ziyaret etmessek eşimin gazabına uğrayabilirdim :)




Bugunkü yorucu yürüyüşümüzden sonra metroya atlayıp otelimize geldik.

Ertesi gün, merkezin uzak noktalarına metro ile gidip Barcelonada mümkün olduğunca çok yer görmeyi düşündük ve başarılı da olduk. Önce Park Güell e geldik.









Park Güell'deyken sivil polislerin seyyar satıcılara yaptığı baskını da izledik :) pek yabancılık çekmedim bu sahnelere, Park Güell'den Sagrada Familia'ya yürüdük, çünkü 15-20 dakikalık mesafede idi. Sagrada Familia gerçekten büyüleyici bir yer.


İçeri giriş kuyruğu çok uzundu bu yüzden girmedik, metroya atlayıp plaja geldik.

Üstteki ilk fotoda uzakta görülen tepede 1992 Olimpiyatları düzenlendi. Plajdan, Montjuik adlı bu tepeye gittik. Giderken metro + finikuler kullandık.
Olimpiyat stadı, yanındaki kapalı spor salonu ve çevre düzenlemesini çok beğendik.






Tepeden aşağıya, Espanya meydanına yürüdük.



Buradan metroya atlayarak Camp Nou ya geldik. Futbol hacısı olmak için içeri girdim. 19€ olan ücret fazlaydı sanki ama değmedi mi? Değdi valla.








Tribun, saha kenarı, soyunma odası, basın toplantısı odası, maç anlatım yeri, Barcelonalı futbolcuların saha içindeki küçük kilisesi, maç sonu röportajların yapıldığı yer, kendimi kaybettim :)
Kupaların yanı sıra tüm Barcelona tarihini foto ve video ile anlatımının yapıldığı interaktif duvar ve masa ise teknoloji harikasıydı.
Camp Nou'dan otelimize eşyalarımızı almak üzere geri dönerken markete uğrayıp havaalanında içmek üzere 1 lt Sangria aldık (1,5 €) ve turumuzu tamamladık.