27 Şubat 2020 Perşembe

Endonezya

2020 okul yarıyıl tatilinde 2 haftalık Endonezya tatilimizin kafamdaki planı 2019da başlamıştı. Bir yandan ucuz uçak kovalarken diğer yandan nereleri görmeliyizin planlarını yapıyordum. Genellikle aktarmalı uçuşlar fiyat avantajı sağlasada, son kararımız, Eylül ayında THY ile Jakarta gidiş, Bali dönüş direk seferler oldu. 650 usd bilet ücreti THY için iyiydi çünkü bileti alırken aktarmalı uçuşlar  bile daha pahaıydı. Biletleri aldıktan 2 hafta sonra 900 usd ye ulaşmıştı aynı bilet kombinasyonu. Planımız, 3 gece Jakarta, 3 gece Yogyakarta (halk Jogja diyor) ve 8 gece Bali idi.

Endonezya, 17500 (evet onyedibinbeşyüz)  adadan oluşan, toplam 250 milyonluk nüfusu ile, dünyanın en kalabalık 4. ülkesi ve aynı zamanda en büyük Müslüman ülkesi. Birçok etnik kökenden oluşuyor ve kabul edilmiş olan dil, Bahasia Endonezyacası. Ülke uzun yıllar Hollanda sömürgesinde kalmış ve ticaret için ülkeye gelen Araplardan dolayı müslümanlığı seçmiş. Hollanda etkisinden dolayı latin alfabesi kullanılıyor ve tanıdık birçok kelime olsada, halk ingilizceyi çok konuşamıyor.

Cuma gününün ilk saatlerinde bindiğimiz uçak akşam5 te Jakarta'ya indi. Önce havalimanındaki tren istasyonuna geldik ve kolay bir şekilde biletimizi alarak merkeze gidecek trene bindik. indikten sonra ilk günün handikapı, tuktukta kazıklandık ve otelimize geldik.
Asya'ya bu şekilde akşam üzeri gelip, uzun ve yorucu uçak yolculuğu sonrası, otele yerleşmek ve yemek yiyip, geldiğimiz ülkenin gece saatine ulaşmak, saat adaptasyonunu hızlandırıyor.
Nitekim yatağa yattığımızda yerel saat 11 olmuştu ve Turkiye saati 7 olsada, sabaha kadar uyumuştuk.

Endonezya'ya ne zaman gelinir?
Öncelikle sıcaklık yılın her günü 28-32 derece arası değişiyor ama 5 ay yağmurlu (Kasım-Nisan arası), diğer aylar kuru sezon. biz risk alıp yağmurlu sezonda gittik ve büyük sorunla karşılaşmadık ama şanslı olduğumuzu söyleyebiliriz. Bu mevsim gitme sebebimiz hem okul tatiline denk gelsin hem de Türkiyede hava soğukken, sıcak yerde zaman geçirme isteğiydi.

Jakarta.
Endonezya'nın şu anki başkenti ve en büyük limanlarından birisi burada. Yakın zamanda şehrin keşmekeşliğinden kurtaracak plan işe koyuluyor, başkent başka bir şehir oluyor.
Jakarta'da cumartesi sabahına uyandık. Kaldığımız Ibis oteli merkezde sayılırdı ama Jakarta 30 milyona yakın nufusu ile Tokyo'da sonra en büyük metrolpol olduğundan merkez neresi tartışılır. Ama Monas anıtına yürüme mesafesinde kalmak, en azından şehre alışmayı kolaylaştırdı. Kahvaltılarda peynir bulabilmek bir yana, pilav ve ana yemek görmek istemediğimizden, mısır gevreği ve meyve ile doyurduk karnımızı. sabah 9:45te Ulusal müzeye geldik ve öğrendik ki saat 10'da ücretsiz rehberli tur var. 15 dakika bekleyip rehberimiz geldi, biz ve bir çift ile 2 saatlik müze turumuzu yaptık. Cumartesi olmasına rağmen okul üniformalı çocuklar müzeyi ziyaret ediyordu ve sonradan çokça alışacağımız, bize dikkatli bakmalar, incelemeler, foto çektirmek istemeler ile Endonezya hayatımıza alışmaya başladık. Çocukla müze turu yapmak zor olabiliyor ama kızım yavaş yavaş enteresan hikayeleri dinlemek istemeye başladığından bir şekilde zamanı geçirdik.
Müze sonrası yine yürüyerek Monas anıtının olduğu meydana, hemen arkasında ama karşıdan karşıya geçebilmek için çok yürümemiz geeken Istiklal Camii ve Jakarta Katedralini gezip, taksiye atlayıp okyanus kıyısındaki, Tema Park alanı olan Ancol'a geldik.




Endonezyada heryerde, Uberin yerel versiyonu olan Grab ve Bitaksinin benzeri My Bluebird uygulamaları hayat kurtarıcı oluyor. Gideceğimiz yerin fiyat karşılaştırmasını her iki uygulamada yaparak karar verdik. genelde yakı mesafe bluebird, uzak ise grab ile daha mantıklıydı.
Ancol çevresinde dolaşıp, okyanus kıyısında birkaç foto çekip, taksi ile Çin mahallesine geldik. Çin yeni yılı yaklaştığından her yerde kırmızı renk hakimdi.
Jakarta çok kalabalık olduğundan, trafiği istanbuldan bile kötü ve hafta sonu olmasına rağmen bunu Çin mahallesinde yaşadık. Arabalar yetmezmiş gibi heryerden çıkan motorsikletler, yürümeyi bile zorlaştırıyordu ama uzun günümüzün akşamında ofis arkadaşlarımızla buluşup, güzel bir yemek yiyip noktaladık.
Endonezyada, yerel adı Salak olan ingilizcesi snake fruit adlı tropikal bir meyve var. kabuğu çok rahat soyuluyor ve kolay bir şekilde yeniyor.

Jakarta büyük bir metropol olmasına rağmen turistik bir şehir değil. Ertesi gün, şehrin 20 km. uzağındaki Miniatürk'ün Endonezya versiyonu olan Taman Mini Indonesia'ya geldik,
Burada Girişe 8 TL verdik ama burasının farkı, Endonezya gibi büyük bir coğrafyanın hem yaşam çeşitlerini, hem mimari yapılarını ayrı ayrı gezebileceğiniz büyüklükte olması. 1 tam tur yaklaşık 8 km ve içeride motosklet kiralamanız mümkün ama biz tabi yine yürüdük. 7 yaşındaki kızımızı da düşünerek onunda eğlenebileceği bir yer olan uzay üssüne girip, 5 boyutlu sinema, planetarium tarzı küre şeklindeki sinemaya girerek eğlendik ve sabah girdiğimiz tesisten 3 gibi ayrıldık. Jakarta'ya sadece bunun için gelinmez ama gelmişseniz buraya uğramadan dönülmemeli.
Jakarta'lı arkadaşlarımız buraya hiç gelmemelerine rağmen biz keyif aldık.
Dönüş yolunda direk otele gitmeden önce Grand Indonesia ve Plaza Indonesia adlı alışveriş merkezlerinde zaman geçirip yemek yiyerek son Jakarta günümüzü noktaladık.
Yemek konusunda genelde hep lokal yemeği tercih eden bizler, Endonezyada zorlandığımız zamanlar oldu. Pilav tatsız tutsuz (sebebi hep bir ana yemekle veya çorbayla karıştırılarak yenmesi) ve şiş tarzı yemeklerde farklı soslar olduğundan, kızım da beğenmediğinden, burada Avrupa yemeklerine kaçtığımız oldu.
Pazartesi sabahı, Jogja kentine tren ile gidecektik ve merkezdek Gambir istasyonuna taksi ile gideceğimizden erkenden buraya geldik. Trafik korktuğumuz gibi olmadı çünkü anlatılan birçok tren - uçak kaçırma hikayesinden korkmuştuk.
Jogja treni 7,5 saat sürdü ama tren yolu o kadar güzeldi ki, pencereden gözümüzü alamadık.
tren biletlerini www.tiket.com dan, alabilirsiniz, tam 30 gun önce satışa çıkıyor ve koltukları çok rahat. içeride hesaplı bir şekilde yemek yiyebilir, çay, kahve içerbilirsiniz. hem trenden hem manzaradan çok keyif aldık. Uçak ile gelsek daha hızlı olacaktı ama birçok strese girecektik.

Jogja (Yogyakarta)
Endonezyanın kültürel başkenti, üniversite şehri. Farkını ana caddede yürürken hissediyorsunuz. Her yerde sokak müzisyenleri var, insanlar daha güler yüzlü, kafeleri güzel. Ayrıca Malioboro caddesindeki dükkanlardan batik her türlü eşyayı uygun fiyata alabilirsiniz.
Buraya gelme amacımız, Borobudur ve Prambanan tapınaklarını gezmekti. Öncelikle bu tapınaklar şehir dışında olduğundan ve toplu taşıma ile gelinmediğinden, devamlı aktarma yapmak yerine, günlük şöförlü araba kiraladık. Bali'de de aynı yöntemi uyguladık. Jogja daha ucuz, ilk günkü tapınak turuna 500K (35 usd), 2. günkü Kalibiru turuna ise 600K ödedik.
Günümüze Borobudur ile başlarken kombine bilet aldık. Hem burası hem Prambanan'da geçerli bilete yetişkin olarak toplam 45 dolar verdik ki hayatımızda ödediğimiz en yüksek tutardı (kızım için 27 usd ödedik)
Fakat günün sonunda gördüklerimize değdinde hem fikirdik. Borobudur, 9. yy.da inşa edilen hali hazırda tek parça halinde bulunan dünyanın en büyük Budist tapınağıdır ve içerisinde 500 Budha heykeli var. 8 kattan oluşuyor ve her katında resim ile hikaye anlatılmış.



Borobodur'da Prambanan'a giderken, yol üzerinde, Pawon Luwak  Coffee'ye uğradık. Bir müze gibi olan cafede, hem Palmiye Misk kedisinin kendisini (normalde vahşi hayvan fakat fotoda görülen doğumundan beri burada olduğundan evcilleşmiş) hem kahvenin hangi aşamalardan geçtiğini gördük. Kahve fiyatıda kesinlikle kazıklanmayacağımız fiyattaydı. bir bardak arabica kahveye 11 TL ödedim. kilosu bin dolara satıldığı söylenen bu kahve için gayet mantıklı fiyattı. Ayrca çekirdek veya çekilmiş şekilde de satın alabiliyorsunuz. 100 gram arabica 400K (175 TL), 100 gram robusta ise 250K (110 TL). Farklı yerlerde hem daha pahalı, hem daha ucuzunu gördük ama burada gönül rahatlığıyla emin olarak bu kahveyi alabilrsiniz.



Kahve sonrası, yemek molası verdik.



Ve diğer tapınak olan Prambanan'a vardık. Burası da 9. yy.da yapılmıştır ama Hint tapınağıdır.



bu güzel yerlerden sonra akşam otelimize gelip ertesi gün, doğa harikası olan Kalibiru adlı ormana geldik. Giriş için 5 TL ödeyip, foto spotlarından en beğendiğimize de 5 TL vererek buradan maksimum keyfi almaya çalıştık.

Dönüş yolunda, lokal bir restoran olan ve sadece mantarlı yemekler yapan JeJamuran'a uğradık. aşağıdaki bu sofraya toplam 55 TL verdik

Ertesi gün, Bali uçağımıza kadar merkezde Keraton adlı devlet binası ve Taman Sari adlı dinlenme sarayını gezdik.
bu arada Jogja, kukla tiyatrosu ile ünlü. Pazazrtesileri hariç her gün saat 20:00 de, Sonobudoyo müzesinde 2 saatlik kukla gösterisi var. Tamamen yerel dilde olduğundan ve hava yağmurlu olduğundan biz gitmedik.


Bali yazısı ayrı bir konu.