24 Kasım 2011 Perşembe

Malta

Sirket seyahatleri sayesinde 2010 Ocak ve 2011 Subat aylarinda Maltada bulundum, 2. gidisim hafta arasina geldiginden, zamanım otel-ofis ve restaurant arasinda geçti fakat ilk gidişimde sirket arkadaşım sayesinde 1,5 gun tur yapmistik.

Malta 3 adadan olusuyor. Ana adanın adı Malta, kuzeydeki buyuk adanin adi Gozo ve sanirim 1 ailenin yasadigi kucuk ada ise Comino. Malta adasinin kus bakisi 2 ucu arasi 22-23 km sadece fakat Maltalılar için orası koca bir dünya. Örneğin Maltalı bir ofis arkadaşımın evi Malta adasının kuzeyinde ve ofisimiz ise doğuda, yemek için başkentleri Valetta'ya gittiğimizde "keşke evim yakında olsaydı şimdi 20 dakika daha araba kullanıcam" demişti.
Enteresan bir başka bilgi ise adada az sayıda plaj olması, genellikle taşlık ve kum olan plajlarda ki sanırım 4 adet sadece yer bulmak yazları çok zor oluyor.

Maltaya direk olarak Malta airlines aracılığı ile THY uçuyor ama biletinizi kesinlike airmalta.com dan almanızı tavsiye ederim, aynı uçak için THY ye 100-150 lira fazla ödeyebilirsiniz. Havaalanına indiğinizde polis noktasının önündeki masalardan registration form gibi bir formalite formunu doldurmalısınız ama içeriye giriş rahat.
Malta'da birçok ingilizce kursu olduğundan çevrede çok genç var bilhassa St. Julian bölgesi kursları ve gece hayatı ile meşhur.Maltalı genç kızların gece kıyafetlerinden dolayı şaşırabilirsiniz 15-16 yaşındaki kızların %80 i çok kısa etek giyiyor. Koyu katolik ülke, boşanmak ve çocuk aldırmak yasak ama striptiz klupleri de var.

Malta'da St. Julians, Sliema, Valetta, Mdina ve Mosta'yı gezdik. Valetta ve Mdina çok güzeldi bence.
Kaldığım otelin önündeki plaj ve deniz manzarası şöyleydi. Ocak şubat ayında oda fiyatı 65 € ve açık büfe kahvaltı dahil. Corinthia Marina hotel (http://www.marinahotel.com.mt/home) reklamını fotoğraflarla süsleyelim.





Once Valetta'dayız, başkentleri, parlemanto burada ve Malta'lı bakanlar ile karşılaşabilirsiniz.Aşağıdaki fotoğrafların birinde göreceğiniz denize nazır toplar, Osmanlılardan korunmak için yapılmış ve Maltalıların bir çoğu Osmanlının buraya girememesini gururlu bir şekilde anlatıyor. Şehirde denize dik sokaklar var, sebebi de genellikle sıcak günlerde, denizden esen rüzgarın içerilere kadar girmesini sağlamak. Çok şirin cafeleri de var ve parlemantonun oradaki Cafe Cordina'yı tavsiye ederim.














Baskentte deniz kenarinda aksam yemeğimizi yiyip otele dönmüştüm. Ertesi gün önce hava güneşli olduğundan çocuklarıyla beraber kumsalda oynayan arkadaşımızı hem de bir Malta kumsalı görmek için deniz kenarına geldik.
Daha sonra da Mdina adlı şehre geldik.




Mdina yüksek bir tepede (Malta'ya göre tabi) olduğundan denize kadar kara görmek mümkün. Ayrıca cam işlemeciliği de yapıyorlar, çok hoş renkli renkli camları var.

Mdina'da kahve molası verip Mosta kentine gittik. Buranın özelliği de Avrupa'nın en büyük kiliselerinden birini barındırması.
Sıra geldi yemeklere. Malta ada ülkesi fakat deniz ürünleri yeme oranı çok düşük hatta geleneksel Malta yemeği enteresan bir şekilde tavşan :) ben tavşan yemedim ama pizza-makarna-deniz ürünleri bol bol şarap ve Maltanın birası Cisk ten güzel bir şekilde yedim, içtim. Belki bir yaz döneminde tekrar gidersem deniz fotoğraflarını da eklerim.




2011 Kasim ayinda, bu sefer esimle birlikte Malta'ya gittik, ve daha once gezdiğim yerlere ilave olarak, Valetta karşısındaki 3 Cities e ve Gozo adasını gezdik.
3 cities, başkent Valetta'nın tam karşısında 3 adet burundan oluşan şehirler (mahalle diyelim) topluluğu. Marinası, restaurantları, klasik Malta evleri ile gezmesi zevkli bir yer.






Hafta sonunun diğer gününü, ana adanın kuzeyindeki diğer adaya, Gozo'ya giderek değerlendirdik. Arkadaşlarımız sağolsun bu turu araba ile yaptık fakat arabanız yoksa, Gozo'da Hop On Hop Off otobüslei ile turunuzu yapabilirsiniz.

Malta, Cirkewwa feribot terminalinden Gozo, Mgarr terminaline geldik. Kış dönemi saatte 2, yazın saatte 3 feribot çallışıyor ve 1 yön 30-35 dakika sürüyor.




Turumuzda sırasıyla Qala, Nadur şehirlerinden geçerek, çöl rengi kumun olduğu Ramla plajına geldik.

Ramla'dan, minik bir sahil kasabası-balıkçı köyü olan Marsalforn a gelip, Cisk molası verdik. ilk fotoda Rio de Jenerio da olduğumuzu düşünmeyin :)


Marsalfornun kıyılarında açılmış olan alanlarda deniz suyu biriktiriyorlar, bu su yazın kuruyor ve tuz toplanıyor, çok güzel görüntülerdi.
Yine ufak köylerden geçerek Dwejra'ya, Maltanın turistik tanıtımlarında genellikle gösterilen doğa harikasının bulunduğu yere geldik.



Burada dalış ta yapılabilir.
Artık acıkmıştık ve feribottan önceki son durağımız olan Xlendi'ye gelip Stone Crab adlı restoranda yemeğimizi yedik, tavsiye ederiz.

Gozo, Malta'dan daha sakin, akdeniz-ege kıyılarındaki küçük Türk koylarına benziyor, Maltaya gelince günübirlik tur yapmak için ideal bir yer.