6 Ağustos 2010 Cuma

Ionya Turu, 2006

Uzun zamandır yazmayı düşündüğüm ama bir türlü başlayamadığım (adını unuttuğum tarihi yerlerden dolayı) Likya kültür turunu yazmaya sonunda karar verdim.
Gezmeyi seven bir çift olduğumuz daha bu turda kendini belli etmişti çünkü balayımızı otobüste geçirdik diyebilirim :)
Evliliğimizden 1 hafta sonra çıktığımız Kuşadası merkezli turumuzda hem Ege sahillerindeki tarihi kentleri keşfetmiş hem de yeni arkadaşlıklar kurmuştuk.
Ramazan bayramı sırasında yaptığımız turumuzda Kuşadasında konaklayarak 4 gün boyunca çevre gezileri yaptık. Odamızdan manzaramız şu şekildeydi fakat sabahları erkenden yollara düşüp akşam geldiğimizde de çok yorulduğumuzdan bu manzaranın keyfini çıkaramadık.
Ilk günümüzde İzmir'in Selçuk ilçesindeki Efes müzesi ve Şirince köyünü gezdik.

Şirince çoğumuzun bildiği gibi çok şirin ve meyve şarapları ile meşhur bir Ege köyü. Nar, böğürtlen, Ahudu ve Karadut şarapları haricindekiler meyve esansları ile yapılıyormuş ve biz en çok Nar ve Ahududu yu sevdik. Tabi ki şarap evlerindeki diğer şaraplarında tadına baktık :)
Bayram günü öğleden sonrası çakırkeyiftik yani :)

Ertesi gün sabahtan Meryem Anadaydık.
Rivayete göre (ve benim hatırladığım kadarıyla) bir Alman rahibe, Meryem Ananın nerede öldüğünü rüyasında görüyor ve Selçuk'a yakın bu tepeye geliniyor ve gerçekten de Meryem Ana'nın yaşadığı yerin burası olduğuna kanaat getiriliyor.

Buradan çıkışta tatilimizin en heeycan verici yerine, Efes'e geldik. Şehrin her ayrıntısından örnekler gördük, bilhassa son zamanlarda çok iyi korunan, antik kentler arasında en büyük ve en etkileyicisi Efes. Ben gitmedim ama Yunanistandaki Akropolis'ten çok daha büyük ve güzel deniliyor ve bence Efes turizmden yeteri kadar faydalanamıyoruz.
Efes'in girişinden sonra ilerleyerek tarihi umumi tuvalete geldik.
Toplu halde tuvalet yapma imkanı varmış fakat hijyenik olduğu söylenemez :) Yanyana oturarak işlem icra ediliyor ve ayakların önünden akan su kanalı sayesinde su ihtiyacı da giderilmiş.
Buradan Selsus kütüphanesine doğru ilerlerken sol tarafımzdaki yamaç evleri geride bıraktık.
Arkamızda görülen Selsus kütüphanesinden tiyatroya doğru yürürken yerdeki şu şekilin anlamı biraz daha ileride genelev var demekmiş.

Efes, Büyük İskender zamanında MÖ 300 yıllarında kurulduğundan itibaren deniz kıyısındaymış ve bir liman şehriymiş.

Tiyatroyu arkamızda bırakarak Efes'ten çıktık ve yine Selçuk ilçesi yakınındaki İsa Bey camiini gezdik.
Buraya gelmişken dünyanın 7 harikasından biri olan Artemis tapınağına geldik fakat sadece tek sütun kalan bu tapınak, kurbağlı çamurlu sular içindeydi.
Çeşitli yörelerde var olan "7 uyurlar" bu bölgede de vardı. Tur kapsamında oraya da gittik,

3. gün tüm günümüz Pamukkaledeydi, Pamukkaleye gelmeden hemen önce büyük bir antik mezarlığı gezip Pamukkalenin hemen üzerinde, tepede kalan Hierapolis antik kentin tiyatrosuna gittik.

Pamukkale ise muhteşem güzelliği ile bizi büyüledi.

4. ve son günümüzde gittiğimiz Apollon tapınağı gayet güzel korunmuştu ve Artemisten sonra ilaç gibi geldi.
Girişteki Medusa kabartmasında fotoğraf çektirmemek olmazdı.
Aynı bölgedeki Miletos ve Priene antik kentlerine de gittik son günümüzde.

Son fotoğrafta arka fona dikkat edin :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder