Granada’da
Alhambra (Elhamra) Sarayını bitirip otelimize gelip eşyalarımızı alıp gecelik
18 € verdiğimiz otoparktan da arabamızı alıp Cordoba’ya doğru yola çıktık.
Yolda yağmura yakalandık ama şehirlerde yağmur olmaması şansımızaydı. Bir gün
önceki Granada otelinden hissettiğimiz rahatsızlık Cordoba’daki NH otelinde tam
tersi bir hava yarattı. Irem için ekstra bir yatak olmasını istemiştim ve hem bunu
ayarlayıp hem de duble oda vermişlerdi.
Kahvaltı bile
yapamamıştık sabah ve otele geldiğimizde önce yemek yedik ve Cordoba merkezini
gezmek üzere otelden ayrıldık.
Cordoba
haritasında eski şehir merkezi sarı renkte boyanmış ve bizde burada yürüdük. Önce
mandalina ağaçları arasından Alcazar’a, oradan köprüye ve Cordoba’nın en önemli
eseri olan, camiiden kiliseye ve simdi müzeye çevrilen (Aya Sofyanın tersi
diyebiliriz) La Mezquita yı ziyaret ettik. İçeri girmedik zira ücret 18€ idi.
Ara sokaklarda turlayıp ısrarla krep üzerine dondurma koymayı reddeden krepçide
dondurmasız krep yiyip otelimize döndük.
Yolda giderken
mandalina ağaçlarından birinden kopardığımız mandalinayı yerken bir amca “no no
no” dedi, ekşidir o hareketi yaptı. Bize İspanyolca-italyanca bilip
bilmediğimizi sordu, biz de Türkçe-rusça-ingilizce biliyor musun dedik. 5
dilden birini tutturamadık ama hareketlerle anlaştık. O mandalinalar yenmez,
sıkıp suyunu içeriz dedi, biz de evet limon gibi dedik, gülüştük.