31 Mart 2010 Çarşamba

Orta Avrupa, 2009, Bölüm 3 Budapeşte

Viyana için tıklayınız...
Prag için tıklayınız...

Viyana'dan sabah trenimize binerek Budapeşte'ye geldiğimizde saat 11:00 di. Almanca biraz İngilizceye benzediğinden yazılanları, tabelaları anlıyorduk fakat Budapeşte farklıydı. Budapeştede termal bir otelde kalacaktık (Viyana'da otele para ödemediğimiz için bu lüksü kendimize uygun gördük, kaldı ki 2 kişilik oda fiyatı 60€ idi) Metroya binerek Tuna nehri kıyısındaki otelimize geldik. Budapeşte'nin en önemli yapısı Parlamento'ya giremedik maaleef, daha önceden yaptırdığım rezervasyonu 1 gün ileriye almadılar ve Parlemontaya gittiğimizde muhatap bulamadık. Budapeşte gezimize otelimize yakın olan Margret adasından başladık. Tuna nehri üzerindeki bu ada jogging yapmak için ideal bir yer.
Adaya yürürken nehrin kıyısından yürümeye karar verdik ama gündüz vakti olmasına karşın nehir kıyısında bira içen, çöp toplayan kişiler vardı, biraz korktuk. Budapeşte'ye gelmeden önce, burada 6 ay öğrenci olarak yaşayan, çalıştığım firmanın finans müdüründen bilgi almıştım, öğrenciyken birçok arkadaşı gaspa uğramış, bu bilgiyi eşime söylememiştim, o yüzden ben daha çok korksam da bir şekilde kendimizi Margret adasına attık.

Parlemontaya giremeyip merkeze doğru yürüdük, daha sonraları şehrin karşı yakasından da Parlamento fotoğrafı çekecektik. Tuna nehrinin 2 kıyısında yer alan Buda ve Peşte şehirlerinin birleşmesinden sonra oluşan Budapeşte tarihi ama bakımsızdı.
Gezdiğimiz yerler arasında St.Stephans kathedrali, Opera Binası, Hal, müzeler ve tiyatrolar vardı.
Bizim İstiklal caddesinin Budapeşte versiyonu olan Vaci Utsa da bir tur attık.
Meşhur Chain Bridge i fotoğrafladık.

Avrupanın en eski metrolarından biri ile Oktogon bölgesine gelip her seyahatte elimden düşürmediğim Lonely Planet kitabının tavsiye ettiği bir restaurant a gidip yemeğimizi yedik ve otelimize döndük.
Gezilerimizde klasikleşen erken uyuma burda da devam etti ama ertesi sabah termal havuza gidecektik ve ben masaj yaptırcaktım.
Sabah, 28-34 derece sıcaklığı olan havuzlara girip rahatladık. Aslında Türklerden kalma çok güzel ve tarihi hamamlara gitmek gerekirdi fakat bunun için zamanımız yoktu.
Termal havuzlardan önce erkek ve bayanların soyunma odaları vardı, soyunma odalarının içinde sauna ve buhar banyosu olanağı vardı. Avrupalıların sauna ve soyunma odalarındaki rahatlığı inanılmaz :) herkes çırılçıplak olduğu yetmiyormuş gibi, erkek soyunma odasındaki görevli bir bayandı ve havlu toplamak, temizlik yapmak için devamlı içerdeydi. Ben şortumu çıkarmadan bitirdim işlerimi :)
Masaj yaptırmadan önce randevu almak gerekiyordu ve görevlinin "bayan masözümüz var sorun olur mu?" sorusuna, "yok yok yok olmaz, olmaz tabi" dediğimde yanımda eşim olduğunu unutmuştum :) 25 dakikalık masajımı yaptırdım ve Tunanın karşı yakası Budaya gitmek üzere yola çıktık.
Buda, daha yüksek bir yere kurulduğundan Peşte tarafından güzel kareler yakaladık.

Castle Hill'i gezdik.
Turumuz sonrası otelimize geri dönüp 80 lt.lik çantamızı :) alıp Bratislava'ya gitmek üzere otobüs durağına geldik. Otobüs sistemi tam oturmamış Avrupa'da, genellikle tren var ve bineceğimiz otobüsün durağını 3-4 kişiye sormamıza rağmen bulamadık. Sonunda bilet üzerinde yazan, cadde ve yerel otobüs durağına geldik ama aynı duraktan yolun karşısında da vardı. Ben bulunduğumuz yerde beklemeye karar verdim ama Nati karşıda da olabilir deyince yorgunluktan dolayı inat ettim ve beklemeye devam ettim. 5 dakika sonra otobüsü karşıda görünce (bayan şansı) koşturarak otobüse gittik. Hemen bir meyve suyu alarak kendimi affettirdim :)
Yarın, Orta Avrupa turumuzun son durağı olan Bratislava'yı okuyabilirsiniz...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder